Armağan Tunaboylu-Haftanın Yazarı
Yok canım, nerdee!”
Yukarıda tırnak içindeki satırlarda anlatılan bu ilginç adam tabii ki Armağan Tunaboylu değil; romanlarında yer verdiği o müthiş karakter Metin Çakır! ve Armağan Tunaboylu kendi yarattığı karakteri bu şekilde tanımlarken şöyle devam ediyor sözlerine:
Peki, “Metin Çakır neden böyle?” diye sorarsanız, aslında bunun tek bir cevabı var; sevgili Armağan böyle istemiş… Fakat bununla yetinmeyeceğinizi bildiğimden sorunun cevabını havada bırakmayacağım. Armağan Tunaboylu romanı için bir karakter yaratmayı kafaya koyduğunda, onun hem sıradan hem de sıra dışı olmasını hedeflemiş. Sıradan, çünkü Metin Çakır halkın içinden biri. Sıra dışı olma özelliğiyse genel geçer roman kahramanları gibi uçmuyor, kaçmıyor, donanımlı değil, genç kızların ilgisini çekecek kadar yakışıklı hiç değil! Üstelik bir kadın satıcısı, ırkçı ve aynı zamanda faşist.
Bir yığın kötü özelliği mıknatıs gibi üzerine çeken Metin Çakır’ın yaratıcısı Armağan Tunaboylu, romanlarında onun insani özelliklerini öyle bir işliyor ki adamı mecburen seviyorsunuz. Hatta bu mucizenin nasıl gerçekleştiğini anlayamıyorsunuz bile! Duygulandığında zırıl zırıl ağlayan, heyecanlandığında altına işeyen bir adamdan bahsediyorum; Yıldız Cinayetleri’yle doğup Konsey Cinayetleri’yle varlığını sürdüren sevimli bir anti kahramandan... Dedektif desen değil, hele katil hiç değil! Sadece üzerine yıkılan cinayetlerden yırtmak için katilin peşine düşen bir vatandaş. Serinin diğer önemli kahramanlarından biri olan Komiser Asım Abi işin kolayını bulmuş; işlenen cinayetleri bir şekilde Metin Çakır’ın üzerine yıkıyor, zavallı adam da kendini aklamak adına katilin peşine düşerek onu buluyor. Böylece Asım Abi de hazıra konuyor.
Sevgili Armağan, önce zihninde kurguladığı daha sonra da hayata geçirmek istediği (farklı mekânlarda ve düzeylerde, daha kurumsal bir yapıyı sergileyen) öyküleri için yeni bir karakter yaratmak zorunda kalmış. Söz konusu ortamlarda Metin Çakır’ın gücünün yetmeyeceğini düşünerek, bu gereksinimden dolayı farklı bir karaktere can vermeyi uygun görmüş. Yeni karakterini de “Polisiye Yazarının Ölümü” adlı kitabında görücüye çıkarmış:
Cinayet Masası dedektiflerinden biri olan Berkun İstanbullu Metin Çakır’la uzaktan yakından ilgisi olmayan, polisiye mevzuatı çerçevesinde yol yordam bilen, donanımlı bir adam. Aynı zamanda cool ve karizmatik biri… Bunun yanında Berkun karakterinin çevresinde gelişen olayları (sığınmacılar, insan kaçakçılığı, kara para aklama vb) konu alan “Polisiye Yazarının Ölümü” kitabı okurdan tam not almış.
Romanlarının dışında öyküleriyle de ilgi odağı olan Tunaboylu, bu alanda da farklı tarzıyla dikkat çekiyor. “Cinai Tuhaflıklar” adlı öykü kitabını okuduğumda ne zaman başlayıp hangi ara bitirdiğimi hatırlamıyorum bile. Aklımda kalan, okurken müthiş keyif aldığımdı… Dark Polisiye serilerinde yer alan öyküleri de aynı sinematik evrende yaratılan müthiş hikâyelerden oluşuyor. Anlattığı konunun alt metni ne olursa olsun, yüzünüzde beliren bir gülümsemeyle sonlanıyor okuma maceranız. Bunu hedeflediğini her fırsatta belirtiyor Armağan Tunaboylu; bir edebiyat eseri üretmek yerine insanlara keyif verecek şeyler yaratmayı amaçladığını söylüyor. Hatta yıllar yılı üzerinde konuşulan polisiye türünün edebiyata dâhil olup olmadığı konusunda farklı fikirleriyle dikkat çekiyor. Verdiği bir röportajında diyor ki:
Okura keyif vermek…
İnsanlar, kısa bir süreliğine de olsa yaşadıkları ortamın baskılarından kurtulmak için türlü yollar deneyerek rahatlamanın çarelerini ararlar. Hem ülkenin siyasi, ekonomik koşullarından hem de günlük hayatlarında yaşadıkları stresi üzerlerinden atmaya çalışırken yorgun düşerler. Hal böyle olunca baskı altına alınan bu duyguların açığa çıkartılması edebiyat açısından önem arz eder. Çünkü edebiyatın konusu insanın ta kendisidir…