Ercan Akbay - Haftanın Yazarı
31-01-2024
23:02
“Tilki Tilki Saat Kaç?” diyerek zamanı durduran adam…
“İyi ki Varsın Ercan Akbay”
Suçun arkasındaki psikolojiye ilişkin gerilim romanları yazdı, yazıyor… / 1978’de Kadıköy Maarif Koleji’nden mezun oldu / İ.Ü. İşletme Fakültesi’ni bitirdi / Turizm ve elektronik sektörlerinde çalıştı / Caz kulübü kurdu /Romanları dışında öykü, makale ve senaryolar yazdı/ Gerçek suç hikâyeleri ve seri katiller üzerine araştırmalar yaptı/ Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin kurucu üyelerinden/ Dark İstanbul polisiye antolojilerinin mimarı ve kıymetli yazarı…
Ayyy ne lanet adaam!
Başlığı okuyunca şaşırdınız değil mi?
Az sonra yazacaklarımı iyi okuyun o zaman. Yazdığınız bir öyküyü en ince ayrıntısına kadar didikleyip sizin bile fark etmediğiniz detayları ortaya çıkararak:
Yukarıdaki paragrafı “polisiye antolojilerde” öyküleri olan yazarlar adına yazdım. O arkadaşlarıma ben de dâhilim. Ne kadar şanslıyız değil mi? Şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim:
Eğer zor beğenen bir editörünüz varsa sırtınız yere gelmez ve o editör sizin en büyük şansınızdır!
Ama şimdi Ercan’dan bahsetmeye devam…
Anlatayım anlatmasına da o kadar çok şey var ki nereden başlayacağımı bilemedim yine. Buraya kadar olan bölümde onun editörlük yanına vurgu yaptım. Bu sadece buzdağının görünen kısmıydı desem… İşin içinde müzik var, resim var, edebiyat var, var da var… Mesela bir caz kulübü kurduğunu biliyor muydunuz ey okurlar! Ona göre bir romanın rengi, görselliği kadar işitselliği, müziği ve ritmi de olmalı. O kadar haklı ki… İşte onun kitaplarındaki temponun, ritmin en önemli tüyosunu verdim az önce size. Bu iyiliğimi unutmayın.
Kendisinin aynı zamanda ressam olduğunu da hatırlatmak isterim. Tabii bir edebiyatçı olarak ben de bu sanatsal etkileşimi kendi tarafıma yontma gayreti içindeyim. Sevgili Ercan bir kitaba başlayacağı zaman tıpkı resim yapar gibi kurgunun, yaratacağı kahramanların bir şemasını çizer, ardından da eylem sahnelerini oluşturur. Alın size bir tüyo daha; romanda görsellik nasıl sağlanır? İşte buyurun; bunu da bu iyiliğimi de unutmayın lütfen.
Özetle Ercan Akbay harika bir editör, müthiş bir yazar, ressam, müzisyen ama hepsinden önemlisi iyi bir dost…
Genellikle erken kalkıp sabah kahvemi içer kendime geldikten sonra günlük rutinime en hızlısından giriş yaparım. O sabahlardan birinde telefonum çalar ve “Aşkın Zengin Akkuş nasılsınız bakalım?” diyen bir sesle neşelenirim. Hele o sırada sabah kahvemi içiyorsam değmeyin keyfime. Haftada bir ya da iki gün telefonlaşıp muhabbet eder, sıradaki seride yer alacak polisiye öyküler hakkında konuşuruz. Bazen ben ülkeyi kurtarmaya yeltenirim bu sohbetlerde o da beni sakinleştirerek frene basmama yardım eder. Onun rahatlatıcı bu halleri ülke gündeminin içinde öfkeyle kaybolan Aşkın’ı pek bir rahatlatır. Kısacası herkesin böyle bir dosta ihtiyacı var ve ben çok şanslıyım; iyi ki varsın Ercan Akbay. (Bu arada “İYİ Kİ VARSINIZ” Ercan Akbay’ın son kitabı)
Yazımın en başında belirtmiştim, ince eleyip sık dokuma huyu nedeniyle yazarlara kök söktürüyor, diye… Düşünün, böyle bir adam kendi kitapları için neler yapmaz ki! O nedenle bu değerli yazarın kitaplarını mutlaka edinin, alın ve okuyun…
Yazımın en başında belirtmiştim, ince eleyip sık dokuma huyu nedeniyle yazarlara kök söktürüyor, diye… Düşünün, böyle bir adam kendi kitapları için neler yapmaz ki! O nedenle bu değerli yazarın kitaplarını mutlaka edinin, alın ve okuyun…