Sherlock ve Kibir - Lalehan Bosnalı

02-08-2024 23:54
Sherlock ve Kibir - Lalehan Bosnalı

Sherlock ve Kibir

 

Edebiyat soslu kişisel gelişim sayfama hoş geldin, arkadaşım. Geçen yazımda Sherlock Holmes’e devam edeceğimden bahsetmiştim, aslında yazımı da hazırlamıştım. Araya, sıcak, tatil, seyahat, araçla ulaşım, gibi kafa dağıtıcı mevzular girdiği için, hazırlanmış yazıyı tekrar okuduğumda bana hiçbir şey ifade etmedi. Neden? Cevabı basit! Uzaklaşan stres, saatsiz keyfi yolculuk, yeni deneyimler, oğlumun adım adım büyüdüğünü fark etmekten dolayı hissettiğim kıvanç… Ruhum Sherlock Holmes gibi sorgulayıcı değil de Mevlâna veyahut Şems’in söylediği ruhani cümleleri barındıran kabullenici kıvamdaydı, fakat bu o kadar uzun sürmedi.

 

İstanbul’da yaşamanın en güzel yanının, tatilde ondan kurtulabilmek olduğuna kesin karar verdim. Çünkü benim için İstanbul artık yaşanması mümkün olmayan karışıklıkta ve çok yıpratıcı. Bavullarla daireme geldiğim an, sokak kapımın ardına kadar açık olduğunu görmekten dolayı yaşadığım şokla, bünyemden Mevlâna’nın koşarak uzaklaştığına yemin ederim ancak kanıtlayamam. Yüreğim ağzımda girdiğim evime her şeyin yerli yerinde olduğunu gördükten sonraki adımlar şöyle gelişti.

 

Site yönetimini ara, koşarak evi dolaş, nefes nefese (korkudan)site yönetimini tekrar ara, kahve makinesini kontrol et (evdeki en değerli alet), görevli teknisyenleri ara, hala bavullar kapıdayken kahve yaparak dostunu ara, teknisyenleri karşıla, onlarla bunun nasıl olabileceğine dair beyin fırtınası yap. Herkes çıktıktan sonra kapını kapat, telefonu kapat, şükret ve uyu.

 

Yaklaşık iki saatlik gerginliğin bedenim de yarattığı değişikliği anlatmaya kelimeler yetmez. Kalp çarpıntısı, el titremesi, en ufak bir seste dikkat kesilme, vs.

 

“Lalehan, polisiye, cinayet falan okuyup yazarken neyin kafasını yaşıyorsun? En ufak kriminal bir durumda elin ayağına karışıyor,” diye söylenirken, komik olacak ama, tuhaf bir aydınlanma geldi.

 

Aydınlanmanın başında Sherlok Holmes ile ne kadar zıt karakterlere sahip olduğumu fark ettim. Sanırım ona bütün hayranlığım olmak istediğim gibi bir karaktere sahip olmasıydı.

 

Sherlock Holmes’un; soğukkanlı, şüpheci, çözümcü dikkatine karşılık, benim; panik, herkese güvenen, sorunları negatif bakış açısıyla daha da büyüten halim… Evet, bu benim.

 

Peki sadece ben mi bu özelliklere hayranım? Bence hayır. Holmes’ün yazarı Canon Doyle karakteri çizerken Morg Sokağı Cinayeti’ndeki dedektif Dupin’in akılcı ve gözleme dayalı yeteneklerine Holmes’ün bünyesine almıştır almasına da Dupin’i beğenmez. Dupin’den etkilendiğini kimse anlamasın diye midir, yoksa gerçekten Dupin’i yetersiz bulduğu için midir, bilinmez.

 

Kızıl Dosya” adlı öyküde Holmes, Dupin hakkında şöyle söyler.

“Siz beni şu Dupin’e benzetirken övdüğünüzü sanıyorsunuz. Bana kalırsa beceriksizin teki. Arkadaşının aklından geçenleri tesadüfi bir söze dayanarak üç, beş dakikada okuyuvermesi insana dahiyane gelse de aslında çok üstünkörü ve gösterişçi. Elbette yetenekli bir analizciymiş, ama Poe’nun sandığı gibi bir fenomen değil.”

 

Sherlock Holmes, aynı şekilde Lecoq’la ise şöyle alay eder.

 

“Lecoq beceriksiz bir zavallı. Övülebilecek tek özelliği enerjisi. Çözmeye çalıştığı sorun, bilinmeyen bir mahkumdu. Ben olsam yirmi dört saatte çözerdim meseleyi. Lecoq’un bunu başarması için altı ay gerekti.”

 

Bu kadar üstün yeteneklere sahip kitap karakterine kötülüklerin anası olan kibir yakışıyor tabii.

 

Peki asıl soruya gelelim.

 

Siz, bünyenizde, genetik olmayan sadece geliştirdiğiniz hangi özelliklerinizle kibirlisiniz, ve bu kibiriniz de haklı mısınız?

 

Siz bunları okurken, ben yine Mevlâna boyutuna çıkıyorum.

 

Güzelliklerle ve sevgiyle

 

Lalehan.


Blog Etiketleri :
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.