93 - İmzalı
Birkaç ay sonra artık bu duygunun yan etkilerini dizginlemeyi öğrenmiştir, bu sefer de çeşitli engeller yüzünden 93‘le konuşamaz. Giderek umudunu yitirirken günün birinde bir telefon alır. Artık 93‘e neden ulaşamadığını öğrenmiştir, nasıl ulaşacağını da…
“Onunla konuşabileceğimi sanmıyorum. Neden böyle inan ben de bilmiyorum, ona hiçbir zaman ulaşamayacakmışım gibi hissediyorum. Bazen bir film karakteriymiş gibi geliyor bana, onu sadece seyredebileceğim ama ona hiç ulaşamayacakmışım gibi. Sonuçta bir Hollywood filminde değiliz değil mi, mutlu son beklememek lazım. Bazen de şey diyorum, acaba ulaşmak mı istemiyorum? Acaba onu değil de böyle onun peşinde olmayı mı seviyorum?”
***
“Bir şeyi, ona bir fayda sağlamamasına rağmen yapmak, nedenini, nasılını sorgulamadan onun peşinden gitmek büyülü bir şeydi. Bu, kızla olan durumunun da özeti gibiydi.
– Niye o?
– Bilmiyorum, o işte.
– Nasıl bir kız; huyu, suyu?
– Bilmiyorum, tanışmadık.
– Hangi özelliği seni bu kadar çekti?
– Bilmiyorum, özellikleri hakkında bir fikrim yok.
Bilmiyorum!’ dan başka cevabı olmayan soruların öznesinin peşinde olmak mutlu ediyordu Mirsad’ı. Nedensiz yere onun peşindeyse bu yaptığı, sadece onun var olmasıyla ilgili bir eylemdi. Böylesine yoğun bir duygunun bir adı var mıydı, onu da bilmiyordu. Saf sevgi, gerçek aşk gibi tabirler duymuştu ama bunlar, bu hissettiği duyguyu tam olarak yansıtıyor muydu, emin değildi. Belki de daha önce keşfedilmemiş bir duyguydu bu.”